20.7.11

Dubstepe Nooldu? Nooldu? #7 part 1

--TRC’nin geçen kasımda çıkan ‘Oo Aa Ee’ riddimi için ilk hamleyi Royal T,I <3 Garage’ remixi ile grime garage evliliğiyle yapar, ama burada durmazlar. OG tayfasının en iyileri, P Money ve Blacks, Butterz’ın çıkardığı bu ilk vokalli grime plağındaki remixi, beat üzerinde akıp giden hızlı vokalleriyle süsleyerek, uzun süre setlerden eksik olmayacak bir marşa (Boo You) çevirmeyi uygun görmüşler. Son olarak plağın arka yüzünde Terror Danjah’ın kankası D.O.K.’in remixi yer alıyor.

-- Dub Police’in bu 50. Releasei olmuş, vay amk demekten kendimi alıkoyamıyorum. 2006da bu labeldan ilk plaklar gelmeye başladığında, dubstep sahnesi şimdiki gibi orta seviye synthle oynamaktan başka bir şey yapmayan, işe yaramaz sürüsüyle dolu değildi. Çıkan şeyler döneme göre ufuk açıydı, Rusko,The Others, Caspa. Tabi sonra ipin ucu kaçtı. Hiç uğraşılmamış, sikko efektlerle bezeli, dubdan nemalanamamış, technodan ve UK Garagedan habersiz beatler üstüne hırbo styla chainsaw döndürmelerinden oluşan şarkılar çıkmaya başladı (burası benim scenei derinlemesine takibi bıraktığım döneme denk geliyor).
Neyse daha fazla gevelemeden biz plağa geçelim. Caspa kendisinden beklemediğim şekilde, farklı mecralara kulaç açmış. Plağın A yüzünde yer alan ‘Fulham 2 Waterloo’ için house dubstep birlikteliğinin gözel örneklerinden biri diyelim. Tam yaz şarkısı, air hornlarla ucundan kulağından acid housea ve ravelere de selam çakmış, ayrıca güney ve orta Amerika diyarlarının grooveunu şarkıdan eksik etmemiş.

Sadece digital releasede yer alan remixlerden Emalkay remixi daha bi dubstepyan formata sokmuş şarkıyı, Argon’dan çıkan dancehall etkileşimli dubstepleri hatırlattı. Diğer remix ise UK Funky’nin kralı Roskadan. O ise, şarkının grooveunu funky bass ve synthlerle arttırmış, fena olmamış.
Plağın diğer yüzünde yer alan Bang Bang ise bildik kafaya kafaya indirmelik synthiyle alışıldık Caspa şarkılarından.

--Dancehall/Reggae’nin efsanevi labellarından Greensleeves 2011 başlarında Greensleeves Dubstep sub-label’ı üzerinden dubstepin kalburüstü prodüktörlerinin şirket arşivlerindeki şarkılara yaptıkları remixleri yayınlamaya başlamışlardı. İlk olarak Horsepower’ın Yellowman’in Zungguzungguguzungguzeng şarkısına yaptığı remixle başlayan bu dalga daha sonra Coki’nin, Busy Signal&Movado şarkısı Badman Place’e yaptığı yorumla devam etmişti. Şimdi ise Goth-Trad’ın Pampidoo’nun Synthesizer Voice’una yaptığı remixle karşı karşıyayız.
Goth-Trad karanlık ve sert prodüksiyon anlayışını remixe aynen yedirmiş. Ben hardcore bi dancehall beklerken karşımda tamamen Goth-Trad’a özgü sounda sahip bir şarkı buldum. Pampidoo’nun kirli vokali şarkıya bir enstrüman gibi oturmuş, orjinalinden bağımsızlaşmış şarkı, ama bir türlü o beklediğim tekdüzelikten kopuş gelmeyince hayal kırıklığına uğramıştım ki plağın arka yüzünü çevirdim ve anında tüm suratıma bir gülümseme yayıldı . İlk defa ‘Kannibalism’de karşılaştığım daha sonra ‘Sandsnake Remix’iyle burdayım diyen sound arka yüzdeymiş. Kaba reverbler ve delayler, sert bi snare, iyi bi dub versiyonu. Greensleeves’in dubstep serisi ilerisi için kesinlikle iyi şeyler vaad ediyor.

--Greensleeves Dubstep’in ilk plağından beridir esas beklediğim buydu işte. Zaten merakta etmiyor değilim, sen kalk dubstep/dancehall kırması remixler çıkar ve bu işin esas adamını dördüncü sıraya koy, neyse geç olsun güç olmasın.
Ding Dong’un gangsta dancehall’u ‘Badman Forward Badman Pull Up’ yanına Flowdan’ı da alan The Bug’ın ellerinde dişleri titreten beati ve yüreğinizi olduğu yerden söküp yere atıp üstünde dans etmeye ant içmiş bassıyla senelerdir dağda yaşayan bir gerilla kadar tehlikeli.
Who nuh like it, don't pull up so we sing seh...

--Kiki Hitomi, Dokkebi Q projesindeki ortağı Gorgonnla beraber Londra sokaklarına adım attığında Kevin Martinle beraber yoğun bir üretim sürecine gireceğini ve proje üstüne proje sarmalında sürüklenip gideceğini tahmin etmiyordu herhalde. Önce Roger Robinson ile oluşturdukları King Midas Sound ile ortalığı kasıp kavurdular, arada The Bug ile beraber Hyperdub’ın 5. Yılı için hazırlanan compilationda Black Chow ismiyle görünmüşlerdi ama bu projenin devamı gelecek mi bir bilgi yoktu. Meraklanmaya başlamıştım ki önce Jahtarian Dubbers Vol.2 da göründüler sonra buradaki şarkı Wonderland’i alıp versiyonunu ve 3 şarkı daha ekleyip gene Jahtariden bir EP çıkardılar.
Kevin Martin’i digi-dub sınırlarında dolanırken dinlemek cidden müthiş. King Midas Sound’da tadı damakta bırakan dublardan sonra, burada kendini tamamen serbest bırakıp, bizi algıları açıcı müziğiyle ve sub-bassıyla baş başa bırakmış. Hitomi’nin sesi Kevin Martin’in müziğini tamamlayan öğe olarak görevini başarıyla yerine getirirken, Junior Murvin, Sugar Minott gibi reggae’nin önemli seslerini hatırlatan stiliyle Pupajim şarkıyı bambaşka bir boyuta taşımış. Jahtari’den çıkması üzerinden anlayabileceğiniz gibi label’ın imzasi niteliğindeki 8-bit seslerle bezeli bu EP sayesinde yinelemekte fayda var, Kevin Martin’in bu işteki tartışmasız en iyi prodüktörlerden biri. Uzun süredir bu kadar başarıyla kotarılmış bir digi-dub prodüksiyonu dinlememiştim.
Plaktaki diğer riddim ise 8-bit olanaklarını sonuna kadar zorlayan, ama dikkatli birinin kullanılan efektlerle Kevin Martin karakteristik seslerini rahatlıkla duyabileceği, Danger.

No comments: