18.11.11

Next Stop

Kulak-mamasında ön libero olarak görev yapmakta olan Onur ve sağ haf Alibaba, Ankaramızın yetiştirdiği santrforlardan Uygar ve FC Detour Londra'dan kiralık olarak gelen sol haf Johan cumartesi gecesi Istanbulda ortalığı karıştırmaya geliyor. Bu işin Ankara ayağı da olacaktı ama iptal olmuş. Sağlık olsun istanbul'u karıştırırlar... Sizi aşağıdaki Detour açıklamasına ve cumartesi günkü partiye alalım.Buyrun... 

Detour London, 2006'da birkaç müziksever DJ'in çeşitli alternatif muhitlerde underground partiler düzenlemesiyle başladı. “İyi müzik” ve “iyi atmosfer”i ön planda tutan kolektif, düzenlediği etkinliklere devam ettikçe Londra underground müzik çevresinde geniş ilgi toplamaya başladı.

Ortak bir müzik anlayışı ve estetiği çerçevesinde şekillenen Detour London, düzenlediği gecelerde modern elektronik müziği oluşturan birçok farklı disiplinden, günümüzün en güncel sound'larına uzanan geniş bir repertuvara sahip canlı DJ setleri ile müzikseverlere kulak ziyafeti çekmeye devam ediyor.

Londra merkezli Detour London, önümüzdeki aylarda Berlin, Stockholm, Innsbruck ve İstanbul şehirlerinde de, oranın sanatçıları ile birlikte kolektifi genişletip, “iyi müzik” sunmaya devam edecek. Sıradaki durak, Dogzstar İstanbul.

* Line Up *

Onur Bulakbasi (Istanbul, TR)
Uygar Pulat (Ankara, TR)
Murat Alibaba (Detour London, UK)
Johan Lundin (Detour London, UK)

* Live Visuals & Lighting *

Berk Bayri (Istanbul, TR)

6.11.11

15tebir bir


Şu sıralar pek bi gezintide olduğumdan kendime yolluk mix hazırlıyorum. Plaklarımdan uzakta olduğum için pek reggae/dub, dubstep cenahlarına bulaşamıyorum, bulaşmak istemiyorum çünkü onlar hep plaktan canlı mix kaydı olarak sürecek. 
Bu yolluk mixlerdeyse bariz bi genre üstünlüğü yok. Kafası karışık, sakin, hiddetli, alakasız. Özet olarak, herkese göre değil, daha önceki mixler gibi hiç değil.

Tracklistimiz aşağıdaki gibidir;
Ayshay-Shaytan
King Midas Sound,Mala-Earth A Kill Ya (Mala Rework)
Blu-Tags(ft. Exile)
Death Grips-Beware
Blawan-Vibe Decorium
Distal-Angry Acid
Dimlite-Blur,Blur,Blur,Blur
▲ı▼ı▲-H▲▲RP
Aerosol-Morning is Blur
Grouper-Water People
Blouse-Into Black
Julia Holter-Je vivroie liement
Miszu-Shotgun Bandit
Resonators-Militant Boots
Cyril Diaz&His Orchestra-Taboo

Corto Ramirez - 15tebir bir by corto

31.10.11

Time Bird


Shanghai'daki World Expo fuarında Finlandiyayı temsilen giden millilerimiz Desto, Clouds ve Jimi Tenor maç aralarında boş durmayıp studyoya girip beraber müzik uğraşına girişmişlerdi. Ana vatan Finlandiyaya döndüklerinde bu kayıtlar üzerinde ayrı ayrı çalışıp, ortaya bişeler çıkaracaklarından da haberdardık, ve hatta geçen temmuz DJ Oneman'in plak şirketi 502 Records youtube'a aşağıdaki leziz videoyu koyduğunda ve 004 nolu formayla sahaların tozunu atmak üzere gelen releasein test presslerinin basıldığını okuduğumuzda daha da bi heyecanlanmıştık.
Tembellik deyin, başka birşey deyin, ben bu haberi buraya yazmayı unuttum. Uzatmadan, geçen ay TPleri basılmıştı, ekim bitiyo hala beklemedeyiz, nerede kaldı plak hiç bir fikrim yok ama ön yüzünde Desto'nun beati, Jimi Tenor'un synthleri ve flütü, Clouds'un rotuşları ve ChaCha'nın rüya gibi vokaliyle mevcut olagelmiş Time Bird, arka yüzündeyse memlekete dönüşte gol yollarında beraber çalışmaya devam eden Jimi Tenor ve Desto'nun kotardığı gene Jimi Tenor flütlü Desto beatli daha bi dubby Eightfold Path yer alacak plakta. Beklemedeyiz.
Şurdan Time Bird'un hikayesini ayrıntılı okuyabilirsiniz.




Crowned

Nodul, Tektosag Records'dan çıkan bu ikinci releasinde yer alan ilk şarkı "Crowned" ile, önce diplerden gelen kirli sounduyla bizi olacaklara hazırlayıp, peşine dubstepin techy dalgalarında gezindiriyor. Nodul'un imzası olarak niteleyebileceğim sade, abartısız beat üzeri dinleyeni hemen yakalayan sample, synth ve sub bass şarkıdaki yoğunluğu ve şafak sökmesine yakın karanlığı andıran atmosferi tamamlıyor.
EP'nin ikinci şarkısı "Pop A Cork" ise Cylob, AFX, Autechre, Global Goon ve hatta Vulva'yi anımsatan sounduyla benim favorilerim arasına girip, synthiyle kafamda dönmeye başladı bile. Beat üzerinde basit ama akıllıca oyunlar ve sample, benim için şarkının ömrünü uzatıyor. Eğer biri bana bunun 2000ler başı Rephlex katoloğundan olduğunu söylese ve ben bilmesem kimin şarkısı olduğunu, buna kolayca kanabilirdim. Göz ardi etmeyin, yumulun.
Nodul - Crowned/Pop A Cork Preview OUT NOW by TektosagRecords

11.10.11

Dub to Jungle

Dub'ı çocuklarıyla buluşturma turlarından ilki Dub to Dubstep turu olarak yapılmıştı. Channel One Sound yanına RSD, Kromestar, Jazzsteppa ve The Uplifter'ı alıp gezinmişti sağda solda. Geçen mayısta ise bu sefer büyük oğlan jungledaydı sıra. Channel One Sound'a eşlik eden ise Congo Natty idi. Daha fazla uzatmanın manası yok, bu iki ismi anmak yeterli.
Aşağıda Kane FM'in bu tur sırasında hazırladığı belgesel var. Kaçırmayın ve dalın.

4.10.11

We Stay Up All Night


31 ekim'de çıkacak olan Komba öncesi singlelar gelmeye devam ediyor, Buraka gümbür gümbür geliyor.


30.9.11

Reggaelation Meets J Bro


Reggaelation sistaların Soundsystem dansı için zamanlaması süper bu sefer. J Bro Türkiye’ye uğramışken eşsiz arşivindeki plakları döndürmek için yanlarında olacak, Monomixer aklın hayalin alamayacağı sınırlarla oynamak için operatör koltuğunda yer alacak. Sözü kısa kesersem, bu müthiş gecede sizleri aramızda görmekten mutluluk duyarız. Gelmek isterseniz gerekli bilgi aşağıda.

"Reggae / Dub türünde klasikler, ender parçalar ve yeni çıkan plaklar...

Rusya'da yaşayan J Bro'nun yuvayı ziyareti vesilesiyle ilk defa muhteşem koleksiyonunu soundsystem'da dinleme fırsatını yakalayacağız.

Adres için bana mesaj atın
giriş: 5 TL"

22.9.11

Grup Ses Beats Launch


Grup Ses, uzun süredir beklediğimiz plağını nihayet çıkarıyor. Plağın lansman partisi bu cuma Peyote'de olacak.
Gecede, Grup Ses'in yanısıra, refixleriyle ve mixleriyle bir süredir aklımızı başımızdan almaya and içmiş Kabus Kerim, daha evvel Grup Ses'e yaptığı müthiş mixle adını duyduğum ve takip etmeye başladığım Izmirli turntablist DJ NoFrost, Istanbullu yeminli beat müşaviri Ventochild ve Hollanda'dan bu mühim geceye omuz vermeye gelen Sotu The Traveller var.
Şimdiye kadar takip etmediyseniz eğer bu Grup Ses ne yapmış ne etmiş diye, sizi aşağıdaki LP sampler'ına alayım. Sonra, gidin soundcloud'a ve baştan hatim edin. 23'ü gecesi Grup Ses beatleriyle ortalığı dağıtırken hazırlıksız yakalanmayın ve aklınıza da mukayyet olmayı unutmayın.
Selection from Grup Ses Beats LP Sampler by Grup Ses Beats

11.9.11

Angara

8-Bit Balkan

The Dolomites, Stevhen Koji Iancu’nun 98'den beridir sürdürdüğü projesinin ismi. Romen köklerinin getirdiği Balkan havasını 8-bit, chiptune, glitch ve cumbia ile birleştirmiş. Ortaya çıkan müthiş çorba, peş peşe dinleme ihtiyacı hissettirip daha fazlasını istetiyor bünyeye.  Daha evvelki releaselerini dinlememiştim ama eminim ki şimdi adamın diskografisini deşeceğim.
19 Eylül’de If The Kids Records’tan çıkacak bu EPye muhakkak kulak kabartın.

"The Dolomites have been an ongoing project since 1998 that have belted out an
amalgamation of styles extracted from around the globe: Europe, Japan, America and
South America. Founded by mastermind Stevhen Koji Iancu aka Stefanko Selecta (British
National of Japanese and Romanian decent) in 1998, the Dolomites had their beginnings in
an art punk house in Portland, Oregon. Their first album "A Hogshead of Whiskey" was
released in the year 2000 on Walking Records. Originally consisting mainly of drinking
songs from the UK in Pogues styles with Tom Waitsian accent, they later incorporated
Gipsy, Jazz and evil Disney sounds on the "Medicine Show E.P.", released in 2002. Dolomite
´s second album "Darumanian Chophouse" (2005), recorded and produced in Brooklyn,
NYC, brought out more Gipsy elements scrambled together with Japanese Enka and pop
style melodies. After the release Stevhen Koji also started working with diverse musical
projects, such as Gogol Bordello, Yerba Buena, Romashka, Mad Juana (Gipsy Voodoo
Stomp Lounge music), as well as with OPVC, a gamelan theatre from San Francisco."

Dolomites - 8Bit Balkan [ITK002] by IF THE KIDS Rec.

29.8.11

Speramus Meliora; Resurget Cineribus *


Real Scenes: Detroit from Resident Advisor on Vimeo.

"Detroit has always had a creative streak, due in large part to the boom and subsequent bust of the auto industry. Quite simply, Detroit is a city of extremes, and its music reflects that. These days, Detroit's importance in the global electronic music scene is often referred to in the past tense. When we visited the city, though, we found a number of artists with their eyes (and ears) firmly set towards the future. After our time in the Motor City, it's clear to us that Detroit will endure and innovate for years to come."


We Hope For Better Things; It Shall Rise From the Ashes

Shuffle Code

Trouble & Bass'tan yarın piyasaya çıkacak olan Samo Sound Boy'un yeni EPsi öncesinde aşağıdaki klibine bi göz atalım. Ghetto House'u UK Bass musicle birleştiren Samo SB'nin bu releasei 5 şarkıdan oluşuyor. EP'ye ismini veren Shuffle Code aşağıda, fazla söze gerek yok direk dalın.

EP'de Ikonika'nın da şarkıdaki funkinessı öldürmeden 2-step üzerinde döndürdüğü remixi bulunuyor ki, muhakkak dinleyin onu da.

27.8.11

Dub Selection #3


 "I know that I & I is like a tree, plant by the river of water, and not even the dog that piss against the wall of Babylon shall escape this judgment. For I & I know that all of the youth shall witness the day that Babylon shall fall!" 
Horsemouth

Uzun süredir blog'a yeni yazı koymadığım gibi selection/mix kaydetmeye de zamanım olmuyordu. Geçen baktım, en son soundcloud'a koyduğum mix 1 yıl öncesine ait. Dub Seleksiyonu ise 1 yıldan biraz daha fazla. Eh, artık vakti gelmiş yenisinin. Mixcloud 100mb sınırı koyduğundan, mixi daha oraya koyamadım. Kaydın boyutunu düşürebilirsem oraya da koyarım ama şimdilik soundcloud'a buyrun sadece... 
DJ Timuçin 2011 crazy tekno dans mix album.

Dub Selection #3 by corto

Tracklist:
Alla – Babylon A Fight Rastaman
Sylford Walker – Chant Down Babylon
The Revolutionaries – Kunta Kinte
Henry & Louis – Jah Jah Never Fail I
Prince Allah – In The Ghetto
Dixie Peach & The Offbeat Posse – Slaughter
Sis Nya – Jah Jah Way
Sister Naffi-I - Hear Me When I Call
King Earthquake - Show Love
Dixie Peach – Militant
O.B.F. feat Danman – Wicked Haffi Run!
Tony Roots – Chant
Kanka ft. Ranking Joe – Rome
Barry Issac & Doughie – Problem Time
King General – Got To Be Conscious
Horrace Andy & King Tubby – Don't Try To Use Me

1.8.11

Goddbye Girl

Vex'd in yarısı Kuedo aka Jamie Vex'd in King Midas Sound'un 'Goddbye Girl'üne yaptığı remix yukarıda. 29 Ağustosta Hyperdubdan çıkacak plağın diğer yüzündeyse, Mala'nın 'Earth A Kill Ya'ya yaptığı remix olacak.

23.7.11

Dedication

Burialdan farklı olarak, kendine değişik bir saklanma yöntemi belirlemiş olan Zomby(önce gelecem çalacam diyip son anda iptal etme veya iptal bile etmeyip haber vermeden hiç gitmeme) promoterlar arasında kötü bir şöhrete sahip. Ama bu kötü şöhret, adamın dubstep, post-dubstep, bass music, vs her ne olarak adlandırmak isterseniz o tarzın en iyilerinden biri olmasını engelleyemiyor. 2008’de çıkardığı ilk LPsi bildik, genel müzik tarzı çerçevesinde değildi. Adından da anlaşılabileceği gibi (Where Were U In ’92) saf bir hardcore güzellemesiydi. Bu albüme bakıp, adam 'hardcore'a gönül vermiş sade o tarz şarkılar yapıyor, plaklar çıkarıyor sanılmasın. Tek derdi, şu an tutkunu olduğumuz bass müzik türevlerinin bir kökünün yattığı 90ların başındaki hardcore’a ve ravelere selam çakmaktan başka bir şey değildi.
Zomby, bu albümün peşisıra değişik labellardan çıkan plaklarıyla, soundunun farklılığı, arpeggiolarla dolu, wonky hissiyatlı yapılarıyla iyice artık kendini kabul ettirmiş, hatta bi blogda wonky üzerine bir makale yazılırken Hyperdub’dan çıkan EPsinde yer alan Kaliko isimli parçasına derinlemesine inceleme bile yapılmıştı. Zomby ve bizim için bu dönemin zirvesi, Ramp Recordingsten çıkan 'One Foot Ahead Of The Other' isimli EPydi. Bu EPden sonra, uzun süre bir daha sesini duyamadık, ta ki yeni albümünden örnekler nete düşüp, 'Natalia’s Song’u dinleyene kadar.
İlk izlenimim, tamam hala hardcore hissiyatı mevcut, soundunu geliştirmiş, Burial tarzı urban dream kafasına çok yaklaşmış ama dahası olmalı. Evet, çok iyi şarkı ama tüm albüm böyle olsaydı hayal kırıklığı yaşayacaktım. Neyseki Zomby cevabı yapıştırmakta gecikmedi. Önce Noah Lennox aka Panda Bear ortaklığıyla kotardığı 'Things Fall Apart' ve albümün kalanı, sevdiğim Zomby soundunun daha da gelişmiş daha da oturmuş bir şekilde hala yerli yerinde olduğunu gösterdi.
Jan Marcin Szancer, eğer Fransız yeni dalgası yönetmenlerden birisi olsaydı ve bir film çekseydi sonucun nasıl olacağı hakkında bir fikrim yok, ama soundtrackini elimde tutuyorum.
Zomby, albümü kaybettiği bir sevdiğine adadımış. Albümünün havası hakkında sizi bilgilendiren 'Witch Hunt’la başlayan seriye, önce 'Black Orchid’in arpeggioları ile ara verilince, grime sınırlarında gezen karanlık 'Riding With Death' giriyor devreye. 'Vortex', sert tınılayan synthine rağmen havayı yumuşatıyor ve ortalığı Panda Bear'ın sesi eşliğinde akan 'Things Fall Apart'a bırakıyor. Samba ritmiyle, yavaş yavaş dizilen taştan yolun tek mutlu sapağı olan Salamander, tadı damağınızda kalan, hiç bitmesini istememenize rağmen hemen görünüp kayboluyor. 'Digital Rain', sevdiğim arpeggio dolu Zomby soundunun ikinci şarkısı. Şarkılar kısa kısa olmalarına rağmen sizi yerinize mıhlayıp playerda şarkıyı değiştirmenize izin vermiyor. Zomby'nin müziğindeki dokunun sadeliği, temizliği, karanlığı, uyumu, uyumsuzluğu, minimal beat üzerinde akan piano eşliğinde derdini anlatmaya çalıştığı 'Haunted' ardından herşeyin susturup sadece pianonun konuşmasına izin verdiği 'Basquiat' ile zirveye çıkıyor. 'Mozaik' ile noktayı arpeggioları ile koyup, 'hadi şimdi başa dönüp tekrar dinleyebilirsiniz' diyerek bitiriyor albümünü bay Zomby.

22.7.11

Can’t Sleep

2 sene evvel Loefah’ın yeni plak şirketi Swamp81’dan haberdar olduğumda ilk releaselerinin Kryptic Minds’dan olacağını da duymuştum. Loefah, yeni plak şirketinden  bahseden röportajında, dubstepin içine düştüğü çamur yığınından ve bilindik isimler dışındakilerin sadece jump-uplarla haşır neşir olduklarından yakınıp, müziği iyicene sevimsiz, tekdüze hale getirdiklerinden bahsediyordu. Aynı röportajda, Kryptic Minds'ı bu çölde bir vaha gibi anlatıyordu. Pek değer vermemiştim bu övgülere, tamam dnb prodüksiyonları iyiydi, peki ya dubstep? Adamlar tüm kuşkularımı 2 releasele silip attı, Swamp81'dan çıkan 'One of Us' ve Skream’in Disfigured Dubz’ından çıkan Code 46. Arada çıkardıkları diğer 12”leri ve LPyi atlayıp yeni LPleri 'Can’t Sleep'e geçelim.
DnBden, technodan, trip-hoptan ve ambienttan aklınızda gelen güzel ne varsa, daha karanlık ve daha evil bir halde bu adamların yaptığı işlerde var. Beatler gecenin kör karanlığında şehrin arka sokaklarında gezinen bir araba gibi akıyor. Snareler, clapler her seferinde size nerede olduğunuzu hatırlatmak için oradalar. Dalgaya vakit yok, ciddi bir iş bu. Sub-bass, içinizde korkuyu sürdürmekle kalmıyor üstüne iyicene körüklüyor. 'Fade To Nothing’e geldiğinizde ferahlık tüm bedeninizi kaplıyor gibi gelebilir ama bu tamamen bir yanılsama, hala o sokaktasınız, hala aynı yoldasınız. 'Alone' ve 'No More No Less' kickle başat yürüyen subbassıyla zaman zaman Mala dublarını hatırlatıyor. Esas cezanız ise albümün sonunda 'The Fifth' ile kesiliyor; karşı durulamaz halfstep üstüne yedirilmiş sub-bas ve midrange oyunları. Son olarak şunu söyleyeyim, benim için son birkaç ayın en iyi albümlerinden.

21.7.11

Dubstepe Nooldu? Nooldu? #7 part 2

 --Finlandiyalı Desto’nun Rwinadan çıkardığı bu 3 şarkılık EP, techy beat üstüne akan sub-bass arayışıma ilaç gibi geldi. Desto, sakince sürüp giden şarkıyı tamamlamak için havada süzülen synthler tercih etmiş ki, yarattığı atmosfer doğru tercih olduğunu söylüyor dinleyene zaten. İkinci şarkı Neptune ise Zomby’nin ilk dönem işlerindeki sub-bass üzerinde dolanan arpeggiolarını hatırlatan bi steppa. Son şarkı Overkrookd ise ne yalan söyleyeyim Joker’ı anımsatıyor, zaten basın bülteninde de aynısını demişler.


--Virus Syndicate’in yarısı MRK1 şu dubstep sahnesinde kesinlikle en sevdiğim prodüktörlerden. Tutarlı soundunu seneler geçtikçe geliştirirken saçmalamayan birkaç prodüktörden biri. Genelde beati dublarken sert efekt tercihlerinde bulunan MRK1, bu plakta da aynı yolda devam etmiş. Snareler yankılanırken, hi-hat bildik formunda akarken, orta seviye synth oyunlarında kendine sınır koymak pek tercih ettiği bir form değil, zaten bizde bu hali daha çok seviyoruz. Arka yüzdeki 'Let Me Hear You'da aynı formatta devam ediyor. Fazla söze gerek yok floor-basher olarak tabir ettiğimiz, alınabilitesi yüksek plaklardan.


--Bu adamın işlerini sevme sebebimin ufak bi örneği işte bu plak. Önce, daha evvel Digital Soundboydan çıkan jungle güzellemesi 'Burnin Up'a tekrar uğramış. Bu sefer amenlerin üzerine piano yerleştirmiş, Loleatta Holloway sampleına Mike Skinner sampleı eklemiş ve bize jungleın ilk güzel zamanlarını bir daha hatırlatmış. Sonra, dubplateleri dışında resmi releaselerinde uzun süredir duymadığımız 3 adet kafa yaran sertliğinde halfstep dub koymuş. Yukarıda hırbo styla diye adlandırdığım şarkılara karşı ders niteliğinde bu plak. 'Tamam şimdilerde bi sürü değişik iş yapıyorum ama aha işin esası budur' demiş gene Oliver Jones aka Skream.


--Geçen sene Stretched’den çıkardığı Searching plağıyla uzun süre DJ setlerinden eksik olmayan Om Unit aka Jim Coles, Rinse FM’de Kromestar’ın yeni işlerini dinlerken, 'ben bu adamla bişeyler yapayım' demiş ve başlamış ortaklık. 'Ben bunu yaptım sen naaptın, onun reverbünü azalt, hacı şuna adam gibi ver delayi seke seke bitmedi kafa beyin kalmadı amk, babuş bu synthi bi dinne bayılacan, e senin bu sub hiç duyulmuyo, çamur bass yapmışın gene ya püü' süreçlerinden geçip şu an elimizde tutmakta olduğumuz bu plak ile nihayetlendirmişler birlikteliklerini. İki prodüktör şarkılara imzalarını bastıra bastıra atmışlar. Kromestar’ın mid range synth bass işleri ve sub bassı hemen farkediliyor, Om Unit'de boş durmamış kendi tarzı 'aldım başı giderim bu dumanlı uzay benimdir' tarzı distopik acid kafası synthleriyle bezemiş. Beat, ikisinin elinden ortak çıkma muhtemelen, çünkü Kromestar’ın dub kafasıyla Om Unit’in beat mimari tercihleri farkediliyor ama oldukça içiçe geçmiş durumda kim neyi yapmış bilemeyeceğim. Sonuçta elimizde iyi bir plak var; karanlık uzay ve acid kafaları, sade efektlerle bezeli dublar. Om Unit’in yeni labelı Cosmic Bridge içinde iyi bir başlangıç bu, devamı gelir umarım.

20.7.11

Resurrection


Biliyorum, çok uzun zaman oldu buraya yazmayalı. İş, güç, kovalamaca derken ihmal ettim. Buraya yazmazken naaptığıma gelirsek, plak almaya devam ettim, tumblr'la oyalandım, sonunda artık nefes almak için vakit bulduğumda biriktirdiklerimi kusmaya başladım. İlk olarak raporla başlayalım, peşine 2 posta daha gelecek ve eğer üşenmezsem bi de selection kaydı.
Hala takibeden var mı emin değilim ama zero3eleven geri döndü.
Who say we done??

Dubstepe Nooldu? Nooldu? #7 part 1

--TRC’nin geçen kasımda çıkan ‘Oo Aa Ee’ riddimi için ilk hamleyi Royal T,I <3 Garage’ remixi ile grime garage evliliğiyle yapar, ama burada durmazlar. OG tayfasının en iyileri, P Money ve Blacks, Butterz’ın çıkardığı bu ilk vokalli grime plağındaki remixi, beat üzerinde akıp giden hızlı vokalleriyle süsleyerek, uzun süre setlerden eksik olmayacak bir marşa (Boo You) çevirmeyi uygun görmüşler. Son olarak plağın arka yüzünde Terror Danjah’ın kankası D.O.K.’in remixi yer alıyor.

-- Dub Police’in bu 50. Releasei olmuş, vay amk demekten kendimi alıkoyamıyorum. 2006da bu labeldan ilk plaklar gelmeye başladığında, dubstep sahnesi şimdiki gibi orta seviye synthle oynamaktan başka bir şey yapmayan, işe yaramaz sürüsüyle dolu değildi. Çıkan şeyler döneme göre ufuk açıydı, Rusko,The Others, Caspa. Tabi sonra ipin ucu kaçtı. Hiç uğraşılmamış, sikko efektlerle bezeli, dubdan nemalanamamış, technodan ve UK Garagedan habersiz beatler üstüne hırbo styla chainsaw döndürmelerinden oluşan şarkılar çıkmaya başladı (burası benim scenei derinlemesine takibi bıraktığım döneme denk geliyor).
Neyse daha fazla gevelemeden biz plağa geçelim. Caspa kendisinden beklemediğim şekilde, farklı mecralara kulaç açmış. Plağın A yüzünde yer alan ‘Fulham 2 Waterloo’ için house dubstep birlikteliğinin gözel örneklerinden biri diyelim. Tam yaz şarkısı, air hornlarla ucundan kulağından acid housea ve ravelere de selam çakmış, ayrıca güney ve orta Amerika diyarlarının grooveunu şarkıdan eksik etmemiş.

Sadece digital releasede yer alan remixlerden Emalkay remixi daha bi dubstepyan formata sokmuş şarkıyı, Argon’dan çıkan dancehall etkileşimli dubstepleri hatırlattı. Diğer remix ise UK Funky’nin kralı Roskadan. O ise, şarkının grooveunu funky bass ve synthlerle arttırmış, fena olmamış.
Plağın diğer yüzünde yer alan Bang Bang ise bildik kafaya kafaya indirmelik synthiyle alışıldık Caspa şarkılarından.

--Dancehall/Reggae’nin efsanevi labellarından Greensleeves 2011 başlarında Greensleeves Dubstep sub-label’ı üzerinden dubstepin kalburüstü prodüktörlerinin şirket arşivlerindeki şarkılara yaptıkları remixleri yayınlamaya başlamışlardı. İlk olarak Horsepower’ın Yellowman’in Zungguzungguguzungguzeng şarkısına yaptığı remixle başlayan bu dalga daha sonra Coki’nin, Busy Signal&Movado şarkısı Badman Place’e yaptığı yorumla devam etmişti. Şimdi ise Goth-Trad’ın Pampidoo’nun Synthesizer Voice’una yaptığı remixle karşı karşıyayız.
Goth-Trad karanlık ve sert prodüksiyon anlayışını remixe aynen yedirmiş. Ben hardcore bi dancehall beklerken karşımda tamamen Goth-Trad’a özgü sounda sahip bir şarkı buldum. Pampidoo’nun kirli vokali şarkıya bir enstrüman gibi oturmuş, orjinalinden bağımsızlaşmış şarkı, ama bir türlü o beklediğim tekdüzelikten kopuş gelmeyince hayal kırıklığına uğramıştım ki plağın arka yüzünü çevirdim ve anında tüm suratıma bir gülümseme yayıldı . İlk defa ‘Kannibalism’de karşılaştığım daha sonra ‘Sandsnake Remix’iyle burdayım diyen sound arka yüzdeymiş. Kaba reverbler ve delayler, sert bi snare, iyi bi dub versiyonu. Greensleeves’in dubstep serisi ilerisi için kesinlikle iyi şeyler vaad ediyor.

--Greensleeves Dubstep’in ilk plağından beridir esas beklediğim buydu işte. Zaten merakta etmiyor değilim, sen kalk dubstep/dancehall kırması remixler çıkar ve bu işin esas adamını dördüncü sıraya koy, neyse geç olsun güç olmasın.
Ding Dong’un gangsta dancehall’u ‘Badman Forward Badman Pull Up’ yanına Flowdan’ı da alan The Bug’ın ellerinde dişleri titreten beati ve yüreğinizi olduğu yerden söküp yere atıp üstünde dans etmeye ant içmiş bassıyla senelerdir dağda yaşayan bir gerilla kadar tehlikeli.
Who nuh like it, don't pull up so we sing seh...

--Kiki Hitomi, Dokkebi Q projesindeki ortağı Gorgonnla beraber Londra sokaklarına adım attığında Kevin Martinle beraber yoğun bir üretim sürecine gireceğini ve proje üstüne proje sarmalında sürüklenip gideceğini tahmin etmiyordu herhalde. Önce Roger Robinson ile oluşturdukları King Midas Sound ile ortalığı kasıp kavurdular, arada The Bug ile beraber Hyperdub’ın 5. Yılı için hazırlanan compilationda Black Chow ismiyle görünmüşlerdi ama bu projenin devamı gelecek mi bir bilgi yoktu. Meraklanmaya başlamıştım ki önce Jahtarian Dubbers Vol.2 da göründüler sonra buradaki şarkı Wonderland’i alıp versiyonunu ve 3 şarkı daha ekleyip gene Jahtariden bir EP çıkardılar.
Kevin Martin’i digi-dub sınırlarında dolanırken dinlemek cidden müthiş. King Midas Sound’da tadı damakta bırakan dublardan sonra, burada kendini tamamen serbest bırakıp, bizi algıları açıcı müziğiyle ve sub-bassıyla baş başa bırakmış. Hitomi’nin sesi Kevin Martin’in müziğini tamamlayan öğe olarak görevini başarıyla yerine getirirken, Junior Murvin, Sugar Minott gibi reggae’nin önemli seslerini hatırlatan stiliyle Pupajim şarkıyı bambaşka bir boyuta taşımış. Jahtari’den çıkması üzerinden anlayabileceğiniz gibi label’ın imzasi niteliğindeki 8-bit seslerle bezeli bu EP sayesinde yinelemekte fayda var, Kevin Martin’in bu işteki tartışmasız en iyi prodüktörlerden biri. Uzun süredir bu kadar başarıyla kotarılmış bir digi-dub prodüksiyonu dinlememiştim.
Plaktaki diğer riddim ise 8-bit olanaklarını sonuna kadar zorlayan, ama dikkatli birinin kullanılan efektlerle Kevin Martin karakteristik seslerini rahatlıkla duyabileceği, Danger.